küçük ayrıntılar koyuyorum sağa sola, tam bilmiyorum neden yapıyorum bunu. ufak ayrıntıları sevdiğimden ve çok değer verdiğimden yapıyorum aslında. ama bilmiyorum amaçladığım şey başkalarının onları anlaması mı yoksa sadece orda durmalarımı? galiba başkaları anlasın istiyorum... anlamıyolar genelde, farkına bile varmıyolar. o zaman olsun diyorum; ben yaptım yeter. ama normalde istiyorum, gelsin sorulsun; burda bunu neden yazdın diye... çünkü zannetmiyorum ki ben söylemeden kimse anlayabilsin onları. galiba bu onların değerini düşüyor. kimsenin anlamayacağı kadar küçük bir ayrıntıysa değersiz bir ayrıntı mı oluyor? yok, herhalde... ben hâlâ yapıyorum ve sıkılmadımda yapmaktan... belkide birileri anlıyodur ya... yok bea, ben zor anlıyorum... acaba insanların sormama sebebi benim işlerimde böyle birşeylerin olmasına ihtimal vermemeleri mi; yoksa hayatı genelde o kadar ciddiye almamalı mı? hayatı ciddiye alıyorlarda; yani not almak için goethe'yi incelemek var, zevk için hemingway okumak var... acaba sorsalarda cevap vermemek mi lazım? hani sanat kapalı anlatımda olmalı herkes düşündüğünü çıkarmalı ya, yani orasıda tartışmalı ama... ya ama hakikatten bazı ayrıntılar fazlasıyla küçük ve benim anlatımımla bile anlamsız gelebiliyor çoğuna... buraya kadar ne yazdığımı anlamayan olduysa (aslında başta yazmam gerekirdi, ama başı kaçırdık; dolayısıyla sona böyle bir numara yaparak koyalım bunu =) ) şöyle bir örnek vereyim. bu blog'da başlarda başlıksız bir yazım var*. ferit diye bir çocuğu anlatan bir öykü, ordaki her ismin seçilmesinin bir sebebi var. ya da ondan sonraki "kesişen yollar" yazısındaki bir sürü isim içinde aynı şey geçerli... ama bunlar ufak galiba... neyse demek istediğimi dedim. anlamayan olduysa gitsin bi duş alsın. hava zaten sıcak...
bu yazıda uzaktan bir tanışıma ithaf olsun...
edit:*:ya ben ona "ferit" diye başlık koymuşum ya =) olmadı şimdi bu...