Perşembe, Ekim 16, 2008

Sevgili Hocam;
Küçük sınavınızda (quiz), işlemlerimi göstermediğim için (show your work) puan vermediğinize birşey demiyorum; çünkü benim geç kalıp, gelemediğim derste söylemişsiniz. Bu kadar basit bir konu olsa da, kopya çekmediğimizi anlamak için böyle bir yolunuz olduğunu kabul ediyorum (her ne kadar bence kötü bir kopya koruması olsa da). Ayrıca gelip, "Ben sizin aklınızı değil, bilginizi ölçüyorum; benim dersimde böyle yapacaksınız." diyorsunuz, tamamdır (her ne kadar bence neyi, nasıl ölçtüğünüz sorgulanabilir olsa da).

Ancak izin verirseniz, size nacizane fikrimi söylemek istiyorum. "Hayır, söyleme. Bu benim dersim böyle olacak." derseniz, gene hak veririm. Ama madem "Estağfurullah, söyle." diyorsunuz, izninizle... Önceden belirttim ama gene açıkça söyleyeyim, bu söyleyeceklerim toptan "bence"dir.

Her mühendis için en önemli temel; optimizasyondur. İyi mühendis; neyi, nerde, nasıl yapacağını düzgün hesaplayıp; en az kaynağı kullanarak en çok sonucu alır. Olasılık dersinin bu kadar basit ilk küçük sınavına; onca işlem, onca zaman harcamak, mühendislik kafa yapısına uymaz. Tamam, düzgün, düzenli yapmak; işlemleri adım adım göstermek çok önemlidir; ancak bu kadar basit bir konuda gereksizdir. İyi mühendis ne zaman işlemleri tek tek göstermesi gerektiğini, ne zaman işlemi kafada/hesap makinasında yapıp sonucu yazmasını bilmelidir. En temel kaynaklardan olan zamanı düzgün kullanmalı, boşa harcamamalıdır.

Burdan teknik bir arkadaş çıkıp; "Mühendislik hesap yapmaktır." diyebilir. O an ki hissiyatıma göre kendisine karşı sert bir tavırda takınabilirim, anlayışla da karşılayabilirim. Ne yapacağım belli olmaz.

Ama benim bildiğim, olmak istediğim mühendis budur. Sizin dersinizin kurallarına uyarım elbet; ama hayat bence böyle değil.

Çarşamba, Ekim 15, 2008

Sevgili Hocam;
Anlattın konuyu. Hep bildiğimiz şeylerin tersini söyledin. Tek bir kanıt veya altyapı sunmadan... Sonra geldik sorduk, "Size böyle dedirten şey nedir?" diye. 2oo yıllık tarihi; geldin, son birkaç 1o yıla sıkıştırdın. Onu geçtim, hemen "Ben yurtdışında yaşadım, orda gördüm." havalarına girdin. Kendi gördüğün 3-5 (hadi senin için 3oo-5oo olsun) insandan kuram çıkardın.

Birde utanmadın, kendi yazdığın kitabı okuma ödevi (hadi hakkını yemiyeyim, daha tam çözemedim; ödev mi, zorunlu mu, tavsiye mi... ama açık açık "alın muhakkak, okuyun" dedin.) olarak verdin. Ama azıcık insaf ettin de bütün hepsini vermedin; "Sadece 'introduction' acil olarak önemli..." dedin. Biz gidip kitapçıya "Sadece 'introduction'ı alıcaz şimdilik." dedik, birde Allah'tan yayınevinin yerini de anlattın ("galatasaray lisesinin orda" nasıl bir tarifse...) ki ucuza alalım. Madem kendi kitabın; adam olsan, azıcık iş ahlakın olsa (sen "etik" dersin muhakkak) gider fotokopi çektirirsin, yazdığın kitabın 'Giriş' bölümünü; sonra da eklersin "Zorunlu tutmuyorum elbette, ama ilginizi çekerse alın. Derste de -haliyle- benzer şeylerden bahsedeceğim." diye.

Daha ilk ders, siftah... Kimbilir daha neler yapacaksın bütün dönem boyunca...

"Sevgili Hocam"da gelecek sayı:Mühendisin Özellikleri
 

Dinlediğiniz için saolun... Biz hep burdayız..