Perşembe, Eylül 28, 2006

Bir hikaye başlıyor...

Orta sıcaklıkta bir yaz sonu gönüydü. Arkadaşlarının evinden çıkmış, asansördeydiler. İki kişiydiler, biri kız öbürü oğlan. Oğlan uzuna yakın boylu, kumral tenli, lise sonrası keçimtrak sakallı gudik bir şeydi. Kız’ın boyu ortaya yakındı, gözleri kahverengi ve ela arası bir renkti (ama elaya daha yakın). İkiside yorgun ve mutlulardı. Oğlan, Kız’a alakasız bir şekilde “Senin İtalyan bir akraban olması mümkün mü ya?” dedi. Kız, uzunca düşündü, “Ya galiba babamın akrabalarından biri yaşıyor İtalya’da.” dedi. Oğlan’ın gözleri parladı, ve “Close enough, close enough!” dedi. Kız “Niye, ne oldu ki?” dedi. Oğlan açıklamadı, sadece güldü. Kız bundan yıllar sonra öğrenebilecekti nedenini...
****** ****** ******
İyi bir üniversitenin, iyi bir bölümünde üçüncü sınıfındaydı. Ders, bölümünden dolayı pek şaşılmayacak bir şekilde, kimyaydı. Sınıfça labaratuardaydılar, organik ile alakalı birşeyler dönüyordu ortalıkta. Oğlan’ın gözlerinin altı, onun için pek alışılmadık şekilde, mosmordu. Saçları, -ki bunda şaşırılacak bir şey yoktu, normalde de öyle olurdu-; (Aslında normalden biraz daha karışıktı galiba.) karmakarışıktı. Deneyine herkesten daha fazla dalmıştı. Hatta dikkatli bir göz, onun herkesten daha farklı bir şeylerle meşgul olduğunu da görebilirdi. Uzun vakit geçti, şişelerin içindekiler fokurdadı, onlar fokurdarken şişeler birbirine çarpışıp şıngırdadı... Sonunda, daha hiçkimsenin deneyi yarılanmamışken, Oğlan eşylarını topladı ve gitti.
****** ****** ******
Uzun saatler kendi içinde ahlak çatışmaları yaşadı. Şu ana kadar düşündüğü, inandığı pek çok şeye ters düşüyordu aklındakiler... Ki işini çok sıkı tutarsa “pek çok şey” olurdu; eğer ipleri biraz gevşetirse, “herşey” yalan olurdu. Uzun saatler biribirini kovaladı; kimisi kaçtı, kimisi yakalandı ama ne kadar zaman geçtiği bilinmez; sonunda kendini kapadığı yerden çıktı. Romanları eleştirirken kullanılan “Karakterin geçirdiği değişimin altındaki sebepler açıklanmamış.” sözüne uygun bir şekilde, değişmişti. Kimse ne olduğunu, neden olduğunu bilmiyordu, sadece olmuştu işte... Hayattaki pek çok şey, hatta belki de hayatın ta kendisi gibi.
Aylar Önce Sobelenmiştim :)
Secho beni sobeledi, sende sobele dedi. Ama ben tembelim, gereksiz işlerle gereksiz saatler uğraşıp sonra "Üleeeeeeen" diyen bir koçerayım. Kaçmak yersiz, mecbur kopyalayamayacağım, çünkü ben aynı zamanda kararsız, aynı anda herşeyi sevebilen maymun iştahlımtrak bir bobinim.

Yaptığım 3 iş:
Görmek istemek, görmek, özlemek
Ultima oynamak
Okula gitmek

Defalarca izlenebilecek bu aralar aklımda olan 1 film:
Vincent (Tim Burton)

Yaşadığım 2 semt:
Bahçelievler
Florya

İzlemekten hiç sıkılmayacağım kesin bir kaç televizyon programı:
Coupling
Seinfeld
Married with Children
Friends
South Park
CSI:Amerika'da bir yer, tercihen New York

Tatil içinde en çok bulunduğum yer:
Bilgisayarımın önü

En sevdiğim bir sürü yemeğin içinde en iyilerinden biri:
Yumurtalı Patates

Hemen şimdi olmak istediğim yer:
Yanı

Şu an aklıma gelmeyen şey:
Demin aklımda olan şey

Akıllardan gitmeyecek bir kaç söz:
Ayrı bir başlık altında yazılması kararlaştırıldı

Ulan bir şeyede 4 tane yaz diye uydurduğum 4 şey:
Kupa, Maça, Sinek, Karo Kız/Vale/Papazları
4 Silahşörler
Okuduğum okullar
Adım

Sobelediğim 3 kişi:
Chori chori angalisse!
Secho! =)
Durdurulmuş Zihin
 

Dinlediğiniz için saolun... Biz hep burdayız..