Pazartesi, Mayıs 24, 2010

İnternetin topluma yayılması; "Bu dizede şair, ünlü Fransız düşünür Alessandro Del Piero'nun 'Varolurken yaşıyorum.' sözlerini temel almıştır." gibi cümlelerin sonu olurken, "Lorenzo Van Matterhorn" gibi girişimcilerinde önünü açtı.

Ehehe pis kelime esprisi, hay fayf!

Salı, Mayıs 18, 2010

Ne zamandır aklımda (Ne zamandır? O kadar da çok olmamış. 5 Nisan'dan bu yana sanki ay değil, aylar geçmiş. Vay canına çok acayip. Oha resmen, şaşırdım.), yazıcam. Ama buraya yakıştıramıyordum, twitter'a sığdıramayacağımı biliyordum, facebook "status update"leriyle aram biraz bozuk... Ne demişler, kurt kürk giymeyi seviyorsa; hep aynı dükkana gider, o dükkanda herkes onu tanır, Cheers gibi olur, çok güzel de olur. Neyse.

Grup Vitamin'in "Always Lili Yar" diye bir şarkısı var (Bu kıyağımı da resmen unutmayın. Ayrıca müzikte abandonware var mı acaba? Neyse.). Şarkının bir yerinde çok net bir şekilde:
"liliiii beeeees
liliiii beeeees
.... "
diyor. Ki bunun "Lilly Bass" olduğunu rahatça anlayabiliriz. Peki bundan ne anlayabiliriz?

Taa, yıllar öncesinden - "Hayat Ağacı" bilgisini kullanarak -; yaş/performans oranı yüksek insanı "lak!" diye bulmuşlar yahu. Helal!

Ayrıca "Jack Donaghy Dilemma"da yeni "Sophie's Choice"tur, bunu da belirteyim.

Ayrıca bu yazı Grup Vitamin'i ne kadar çok sevdiğimi, ne kadar çok özlediğimi (aslında özlememin mümkünlüğü teknik olarak tartışılabilir olsa da) belirtmek için asıl yazılması gereken yazı yerine yazılmış bir bıcırtıdır.

Editto: Vay be 3 dizi vermişim arada. Kendime not, bunu zorlayalım. Ya da:
Bu sayıları daha yukarılara çekmeliyiz. Ancak ki o zaman! At aradaki sıfıları, topla ikisini, al kare kökünü....

Pazartesi, Mayıs 03, 2010

ben tatile gitmemeliyim sanırım.

çok seyrek tatile giden birisi olarak, tatiller beni fena etkiliyor. her tatil dönüşü kronik pazartesi sendromu yaşamak zorunda mıyım? öyle hafifte geçmiyor; çok sancılı, pek acılı geçiyor. "gerçek hayat"a alışmam uzun zaman alıyor. ki öyle bir hayata alışabildiğim konusunda ciddi şüphelerim var. ki ben alışamıyorsam öyle bir hayata kim alışabilir?

belki de sorun başka birşeyde. şimdi; ne olduğunu ben biliyorum, hatta yazdım da az önce ama sildim. of. çünkü önemli olan yer, zaman, aktivite, eşliktaş değil sanırım. sonrasındaki o dönüş. hatta daha doğrusu o dönüş sonrası.

baya ilginç yalnız. o kadar şey yazdım blog'a; ki çoğu kişisel ve özeldir, her ne kadar saçma salak şekilde gizlenmeye çalışılınsa da; sanırım en çok bunu yazarken "hms, ben bunu yazmasam mı acaba?" dedim. çok emin değilim bu söylemimde ama, başka yazılarda olabilir. hatta teknik olarak o yazılar olmayadabilir.

5n1k (ya da ecnebiler için şöyle çeşitleri de oluyor sanırsam: 5w, 5w1h, 6w)'da en pis soru sanırsam ki "neden?"dir. gerçekten dümbük bir soru. evet, bu konuyla ilgisi yok aslında. ama birazcıkta olsa var ve ben yazmak istedim.

tatil diyorduk, bana diyorduk, yaramıyor diyorduk. aslında yarayabilir belki de. teorik olarak dinlenmiş olduğumu varsayarsak, dikkat problemimde geçici bir düzeltme yaşatabilir. sonuçta değer herhalde ya; ne kadar post-tatil sendromu yaşarsam yaşayayım, gerçek hayat bu "normal" olan. ve eğer tatil ondaki verimliliğime fayda sağlayacaksa neden olmasın? biliyorsun ben mühendis olma yolunda ilerliyorum ve bir mühendis için en önemli şey verimdir. allahım, resmen çok fena bir mühendisim! bir de şu var, bu verimliliği arttırma çabaları sırasında zihinsel donanımsal hasarlar yenirse bu sonuçta verimi azaltmayacak mıdır? hms, hesabının yapılması lazım. hendeseci bir kişinin yapması gerek belki de, ama ben öyle bir mühendis değilim. sözel mühendis olmalıydım ben. of, çok şahane birşey buldum!

saçmalıyorum.

hani bazı şeyler vardır ya, siz aslında pek sevmezsiniz; ama onlar hep sizinledir diye illaki biraz sevmek zorunda kalırsınız. işte benim o şeyim, şu anda adını vermek istemediğim bir duygu olabilir. bende o şey olabilirdim bazen, bazı insanlar için sanırım; ama pek ortalıkta olmayınca sanırsam ki, olmadım.

son birşey söyleyeceğim. yok ya, söyleyemeyeceğim.
 

Dinlediğiniz için saolun... Biz hep burdayız..