Film bence güzel. Kız güzel, oğlan güzel, sahneler iyi, çekim fena değil. Oyunculuk eğer aksanlar doğruysa iyi (ki benim hoşuma gitti doğru yanlış bilmem). Ben beğendim.
Ama beğenmeyecek olsanızda gidin. Gidin eğer farkında değilseniz bazı şeylerin farkına varın.
Geçenlerde, Swarovski adlı markayı merak ettim. Lan niye bunlar cam gibi ama bu kadar pahalı? Hem kristal ne ki? Elmastan farkı ne? Elmas niye değerli ki? Böyle bir çok soru vardı kafamda bazılarını cevapladım, bazıları hala cevaplanmadı. Ama filme gidin ve sadece bu parlak taşları görmeyin. Biz kıçımızı serip rahat oturabilelim diye, götlerinden ter akan normal insanları görün. Sadece işçileri, zencileri değil... Gidip John Steinbeck'in Pearl'unu okuyun....
Hiç sevmem kendisini, aslında babasını da sevmem. O da tanısa beni sevmez herhalde. Bugün bir yazısı yayınlandı. Kendisi çok şahane bir gazeteci ya; 11 sene önce yaşanan bir olayın, 3 sene önce çekilmiş filmini konu etti. Diyeceksiniz ki ne kadar önemli olursa olsun zorunda mı adam bilmek, yazmak? Yok değil de. O bir gazete yazarı madem yazacaksın, zamanında haber al, zamanında yaz... Herşey bittikten sonra değil. Hoş hiç bir şey bitmedi ama... Neyse ayaküstü saydırdım. Okuyun bugünki yazısını. Ayrıca filme gidin; Afrika'yı görün, iç savaşı görün, Rwanda'yı görün, Hutu'ları Tutsi'leri görün... Kimisi için herşey, kimisi için hiç birşey uğruna akan kanları, kazılan mezarları görün...
Diyeceksiniz ki, lan Rwanda' ya yardıma mı koştun? Yok, benimde haberim 2 sene önce oldu olaydan. 5 kuruş para mı yolladın? Yok. Ben sadece bilin diyorum öğrenin ve senin, benim, onun, şunun, bunun, çocuğu gibi hiçbirşey yapmayın... öyle oturun evde...
Hayde gençler hepbecenek!
This Is Africa! You sons-o-bitches!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder